3 Aralık 2009 Perşembe

Deneme

İnsan Nelere Alışıyor Sevgili!
Anlatmak istiyorum. İçimdekileri seninle paylaşmak, kalbimden geçenleri tek tek açıklamak, benim ne halde olduğumu sana anlatmak istiyorum. Yoksunluğundan geriye kalanları, sen de bilmelisin.
İnsan Nelere Alışıyor Sevgili!
İnsan ne çabuk alışıyor değil mi? Güzel olana çok hızlı, kötü şartlara biraz daha zamanla ama yine de alışıyor. Alışkanlık! İşin püf noktası bu! Ailesi tarafından çok sevilen, el üstünde tutulan bir çocuk, büyüyüp hayata atıldığında, orada da sevileceğini zannediyor. Alışmışlık! Şansı yaver giderse, gerçekten onu kalbine alan biriyle karşılaşabiliyor. Bu sefer o düzene alışıyor.
Ben senin, beni sevme biçimine alışmıştım. Yoksunluğum burada başladı. Gittiğinde, beni kollarına alıp, başımı okşayacak; geceleri uykumda bile bana sarılarak güvende olduğumu hissettirecek bir aşkın bittiğini fark ettim, her yanı buz kesti. Ne yapacağını bilemiyor ki insan?
Neden varken kıymetini bilemeyiz zenginliğimizin? Zenginlik dediğim de elbette para değildir sadece, dostluk, aşk, aile, başını sokacak bir ev, bir meslek, bazen bir tabak yemek bile varlıktır aslında. Geçenlerde canım balık yemek istedi. Cebimde de hiç para yoktu. Seninle mutfakta balık pişirdiğimiz günler geldi aklıma. Ben hiç dokunamam, bilirsin. Hep sana düşerdi balığı pişirmek işi, ben de salata yapardım. Kızartırken söylenirdin, bir kadın nasıl balık pişirmeyi bilmez diye ama aslında hoşuna giderdi o mutfakta olmak. Bunları yazarken, yüzümde kocaman bir gülümseme olduğunu fark ettim.
Birbirimizi çok sevmiştik. Şimdi ayrı kalmış olmamız, onca güzel anıyı yok saydırmıyor bana. Ayrılık! Ne hüzünlü bir kelime değil mi sevgilim? İnsanda yarım kalmış, bitmemiş bir işin telaşı duygusunu yaratıyor. Oysa şairin dediği gibi, ayrılık da sevdaya dahil!
Bazen öyle şeyler oluyor ki, hemen seni arayıp paylaşmak istiyorum. Birlikteyken konuştuğumuz bir konu, bazen basit bir dedikodu, bir an bir olay oluyor, bunu sadece sen ve ben anlayabiliriz. Kime anlatsam enteresan gelmeyecek biliyorum. İşte o anlarda elim telefona uzanıyor, sonra hatırlıyorum, artık biz diye birileri yok ki!
Eşyalarını topladığında, evde giydiğin o eski, sarı tişörtü burada unutmuşsun. Kirlilerin arasından çıktı. Düşünüyorum, şimdi ben bu tişörtü ne yapayım? Kaldırıp atamam, üstünde yaşanmışlığımız var. Sana vermek istesem, o kadar gereksiz bir konu ki, seni aramak için bahane yarattığımı düşüneceksin. Sarı tişörtün olmadan da yaşıyorsundur muhtemelen. Evde dursun, bir misafir gelirse yatıya, veririm diye geçirdim içimden ama kimseye giydiremem onu. Sevdaya ihanet gibi gelir. Anlayacağın, her sabah dolabı açtığımda, elim o sarı tişörte gidiyor. Üstümü giyinmeden, bir kere elime alıp yatağa oturuyorum ve soruyorum: Ben seni ne yapayım tişört?
Anlayacağın sevgili, alışkanlıklar zorluyor ayrılıkları, yoksa nedir ki ayrılık dediğin? Bir yoksunluk, bir yoksulluk zamanı! Canının çektiği ama yiyemediğin bir yemek, hayalini kurup gidemediğin bir tatil, kazanamadığın bir piyango bileti, işte bunun gibi bir his ayrılık. Neyse ki insan, her şeye alışıyor….

Alıntı : http://kadin.tr.msn.com/ask/article.aspx?cp-documentid=151175078

18 Kasım 2009 Çarşamba

Yıldızlar da Kayar Yerinden

Yıldızlar,
Ah kendini yıldız zannedenler,
Kaymayacaklarını,
Kararmayacaklarını sanırlar.

Oysaki bilmezler,
Yaşam ne süprizler hazırlamıştır.
Geceler ne uzundur bazı zamanlar,
Kendin sönmek istersin,
Kendin siyah delik olmak galekside.

Ah bilmezler ışık saçmak için,
Işık kaynağı olmak yetmez.
Işık saçan besleyenlerin olmalı,
Yolunu aydınlatanların.

18.11.2009

26 Ekim 2009 Pazartesi


ÜZGÜNÜM
YORGUNUM
KORKUYORUM.
Allahım beni SEN'siz bırakma lütfen !

22 Ekim 2009 Perşembe

Sukut Edip Yaşamak

Gün batarken sularda,
Ağaçların şarkılarını dinledim.

Sesis, sensiz sandalımda,
Gözlerinin gülüşünü özledim.

Kimbilir belkide karanlıkta,
Bir güneş gibi doğmanı bekledim.

Biliyorum hepsi yalandı da,
Ben yine de imkansızı istedim.

22.10.2009 FN Ujmak

Teşekür Ederim Allahım

Armağanların en güzelleriyle ödüllendirdiğin,
Ve her sabah bülbül sesiyle sevgini bana hissettirdiğin için,
Aciz bir kulun olarak sana sonsuz şükürlerimi sunuyorum.
Daima benimle kal.
Seni unutmama ve sensiz bir an yaşamama izin verme.
Teşekürlerin en güzeliyle teşekür ederim.

30 Eylül 2009 Çarşamba

Öyle Mutlu Olmalısın ki !

Işıklar saçan şualar olmak istedim,
hasretle çehreni saran.

Anılar kokan şarkılar olmak istedim,
Nakaratları diline dolanan.

30.09 2009 FN

Unutama Diye

Güldüm hep,
Yaşadıkça gözlerinde çoğalan
Gülümseyiş olabilmek için.


Sevdim hep,
Hatırlandıkça kalbinde yaşayan
Özleyiş olabilmek için.

30.09 2009 FN

30 Temmuz 2009 Perşembe

Bana Güç Veriyor

Çok uzaklarda da olsan, VARSIN YA
Bu bana umut veriyor.
Nefes aldığını bilmek bile, bana yetiyor.
Mekanlar önemini yitirmiş,
Zaman anlamsız.
Donmuş anılar, hüzünler yalnız !
Bir başka şehir de olman bile, bana güç veriyor.
Sözlerin bittiği yerdeyim, aklım yetersiz.
Ağlıyor, hissediyorum, mabedim kimsesiz.
Ruhum sensiz yalnız kalsada,
Hayalimdeki gözlerin bana yetiyor.
Çoktan dökmüştür çiçeklerini,
Kiraz ağaçları caresiz.
Yağmurlarında koşan yoktur, sessiz sessiz.
Pembe karlar savrulacakya yeniden,
Bunu bilmek bana güç veriyor.
Semaya kalmış ellerim,
Yüreğim durmadan dua ediyor.
Sen varsın diye yaşamak,
İnan bana güzel geliyor.


30.07.2009 FN.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Affet Beni Allahım

İçime Akan gözyaşlarımda buldum seni,
Çağlayana dönmüş !

Sessiz çığlıklarımda buldum seni,
Yankılara dönmüş !

Kavrulmuş yüreğimde buldum seni,
Dualara dönmüş !

Tesellim olan bülbülde duydum seni,
Sedaya dönmüş !

Bicare gönlüm arar her yerde seni,
Semaya dönmüş !

Bu divaneyi SENSİZ bırakma Allahım.

22.07.2009 FN

Son Arzum

(Dünya)

Vazgeçip hayallerden,
Çığ gibi özlemlerle,
Mısralarda yaşamak.


(Mahşer)

Kaçıp sevgilerden,
Kapanıp seccadeye,
Dualarla yaşamak.


(Ahiret)

Saklanıp umutlardan,
Son bulan elemlerle,
Esralarda yaşamak.


(Vuslat)

Bitmeyen zulumlerden,
Sığınıp "Yaradanıma"
Semalarda yaşamak.

22.07.2009 FN

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Yağmur Damlası


Hasretim sana,
Toprağın suya hasretliği gibi.

İnsanın sevgiye,
Sevginin varlığa yönelişi gibi.

Hasretim sana,
Ayetlerdeki merhamet gibi.

Eridim yokluğunda,
Anılarımda ki acı emanet gibi.

Hasretim sana,
Duymak istediğim bir söz gibi,

Unutamadığım bakışların,
İçimi yakan köz gibi.

Hasretim sana,
Gözlerimden süzülen iki damla yaş gibi.

Yüreğimi sarmalayan,
Umutlarım kuma dönmüş taş gibi.

Hasretim sana,
Bitmeyen dualarımdaki yalvarış gibi.

Yorgunum çok,
Bu bekleyiş, SONA VARIŞ gibi.
11.07.2009 FN

3 Temmuz 2009 Cuma

İstiğfar Duası

"Yeryüzündekilerden herhangi bir kimse,

La İlahe İllallahü Vallahü Ekber Vela Havle Vela Kuvvete İlla Billah

derse hatalarına keffaret olur. Bu hataları deniz köpükleri kadar da olsa."

Keşfû'l-hafâ, 2/11, (Haraitî ve Beyhakî'den)

27 Haziran 2009 Cumartesi

Bıraktım

Geçmişi geçmişte bırakıp,

Sana koşmak istedim, olmadı.


Unutmak istedim tüm acıları,
Yollarına sarılıp, olmadı.

Nağmelerini dinlemek istedim,
Her sabah seherde, olmadı.


Hayalimde canlandırıp,
Semalarında gezmek istedim, yine olmadı.


Gizli Mabedim, sana ulaşmak,
Hiç kolay değilmiş, mümkünü olmadı.

27.O6.2009 FN

GELEMEM

Bilemezsiniz, bir ejderha alevi gibi
Her gün içimi kavuran korkuyu.
İstemezmiyim sanırsınız ?
Özlemini çektiğim,
En güzel anlarımı tekrar kavuşmayı,

Sormayın işte GELEMEM.

Ejderhalar yine büyüsün istemem,
Teselli edemediğim küçüçük kalbimde,
Daha iyileşmemişken geçmişin acıları.
Korkutur beni sonların başlangıç olması,
Başlangıçların tekrar son bulması.

Yormayın işte DÖNEMEM.

Öyle güzel ki düşlemek geçmişi,
Sessis, sakin, yalnızca BEN.
Bir GÖK'te bulmak kendimi,
Bir içimde derinliklerde, GİZLİ.
Öyle kaplamış ki tüm benliğimi,

Anlayın işte ......... SEVEMEM.

27. 06.2009 FN

26 Haziran 2009 Cuma

İnci Tanem

Okyanuslar gibi engin sularda,
Bir o kadar özgürken, NEDEN !

Yalnız büyür, karanlığı bekler,
Işığı özlersin.

Derin mavi suların koynunda,
Kolonilerin arasında yaşarken, NEDEN!

Çığlıklarını duymaz kimse,
Yumuşacık yüreğinde, kumtanesi beslersin.

Sormam, İNCİ TANEM, sormam artık, NEDEN diye
Bilirim acını, içinde büyüttüğün.

Acıların en güzeli doğurur seni,
Işıkların en güzeli kıskanır.

Sevgi olursun yüreklerde, Tanrıdan gelen.
Bu hediye ancak bu kabukta taşınır.

Yumuşacık yüreğim, yüreğine eş,
Çığlıklarını gizleyip, derinlerde saklanır.

Bilirim sakin sularda yaşamanın,
Çığlıkları gizlemenin en iyi yolu olduğunu.

Bilirim en büyük taşın, en büyük İNCİ,
En büyük acının, en kutsal duygu olduğunu.

Bilirim yalnızlıkların, özgürlükte bile,
Sevgi yoksa en büyük korku olduğunu.

İNCİ TANEM, benimsin,
Yüreğimde taşıdığım en güzel değersin.

Sen varsan ben insanım,
Bana hayat veren, dindiremediğim KEDERİMSİN.

26.06.2009 FN

"Ayakkabılar sadece vurduğu yeri acıtıyor, yüreğimi kanatmıyor artık."

MÜBAREK ÜÇ AYLARDA SİZE SÜPRİZ YAPMAK İSTEDİM.

25 Haziran 2009 Perşembe

HACI AHMET KAYHAN DEDECİĞİMİN DUASINA HADİ SİZDE KATILIN























Allah'ım lütfet ki gittiğimiz her yere barış götürelim; bölücü değil, bağdaştırıcı, birleştirici olabilelim.

Nefret olan yere sevgi, yaralanma olan yere affedicilik, kuşku olan yere inanç, ümitsizlik olan yere ümit, karanlık olan yere aydınlık ve üzüntü olan yere sevinç saçıcı olmayı bize lütfet Ya Rabbi.

Kusurları gören değil, kusurları örtenlerden; teselli arayanlardan değil, teselli edenlerden; anlayış bekleyenlerden değil, anlayış gösterenlerden; yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil, sevenlerden olmamıza yardım et.

Yağmur gibi hiçbir şeyi ayırt etmeyip her aktığı yere canlılık bahşedenlerden, güneş gibi hiçbir şey ayırt etmeyip ışığıyla tüm varlıkları aydınlatanlardan, toprak gibi her şey üstüne bastığı halde hiçbir şeyini esirgemeyip nimetlerini herkese verenlerden ve gece gibi bütün ayıpları sarıp örtenlerden olmayı bize lütfet.

Alan değil veren ellerin, affedici olduğu için affedilenlerin, Hak ile doğan Hak ile yasayan ve Hak ile ölenlerin ve sonsuz yaşamda yeniden doğanların safına katılmayı bizlere nasip eyle. (Amin.)

Allah'ım, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve onun hanedan ve yararına olan selamın, yaratılanların sayısınca, hoşnutluğun nisbetinde, arşın ağırlığınca, kelimelerin mürekkebi miktarınca olsun.

Allah'ım, bizleri sana tevekkül edip gönül bağlayanlardan eyle.
Bizler fakir kullarız, Sen bizi zengin kıl.
Bizler zayıflarız, Sen bizi kuvvetlendir.
Bizler günahkarız. Sen bizi bağışla.
Bizi razı olduğun din üzerine sabit kıl.

Allah'ım, dünyada ibadet etme imkanını, günahlardan kaçma şuurunu,
ahirette ise cennetini, cemalini görmeyi ve azabından selamette kalmayı diliyorum.

Ey her garibin sahibi, benim hem dünyada, hem ahirette dert ortağım Sensin.
Canımı Müslüman olduğum halde al, ıslah eyle.
Dert ve şikayetlerin son durağı, isteklerin gayesi de Sensin.
Sen şu isteklinin göz yaşına merhamet et.

Rabb'im Sen yegane sahip iken ben kime sığmayım?
Allah'ım, bize razı olduğun şeyleri yapmayı nasip et.
Sana olan ibadetlerimiz ile bizleri diri eyle.
Rabbim duamı reddetme, beni kendi güç ve kuvvetime terk etme, acizliğime merhamet et. Fakirlik ve perişanlığıma acı, bize layık olduğumuz şekilde muamele etme.
Yüzümüzü Senden başkasına secde etmekten koruduğun gibi, ellerimizi de Senden başkasına açmaktan koru.

Allah'ım, salat ve selam (Es-selamu aleyke eyyühen-Nebiyyü) Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'e ve onun âl ve ashabına olsun. Öyle bir salat ki bizi her türlü korku, bela ve benzeri şeylerden korusun, kurtarsın.

Bizi bütün ayıp ve kusurlardan, günah ve isyanlardan temizlesin ve bütün günahlarımızın affedilmesine sebep olsun.( Amin.)

Allah'ım, azabından rızana, affına, Senden yine Sana sığınıyorum.
Sen kendini yücelttiğin gibi ben Seni yüceltemem.

Allah'ım, Doğu ile Batı'yı birbirinden uzak tuttuğun gibi beni de günahlardan uzak tut. (Amin)Allah'ım, sonunda küfür olmayan iman ve yakin, dünya ve ahirette şerefini kazandıracak bir rahmet ihsan et.

Allah'ım, bize bizimle günahlarımız arasında bir engel meydana getiren bir korku, cennete ulaştıracak bir itaat, dünya musibetlerim kolaylaştıracak bir inanç ver.

Allah'ım, hayatımı her türlü hayrın artmasına, ölümümü her türlü kötülükten kurtuluşa vesile kıl.

Allah'ım korkmayan kalpten, kabul edilmeyen duadan, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden sana sığınırım.

Allah'ım, bizleri hidayette olan ve hidayete ulaştıranlardan eyle.
Ecele (boşa geçen) ömürden, cimrilikten, fakirlikten sana sığınırım.
Sana ibadet etmede, sana şükretmede, Seni zikretmede bizlere yardımcı ol.

Allah'ım Sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizleri de affet.
Ey, evvellerin evveli, Ey ahirlerinin ahiri.
Ey sağlam kuvvet ve güç sahibi, Ey yardım talep edenlerin Rahmanı,
Ey merhametlilerin merhametlisi. Ey semaların ve göklerin benzersiz mucidi,
Ey Celal ve ikram sahibi, beni ateşten koru.
Ey Aziz, Ey Kerim, Rahman ve Rahim olan Allah'ım, beni şedit azaptan kurtar.
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala seyyidina Muhammedin ve sellim. Dualarımızın kabulü için Fatiha. Amin.

HZ. HACI AHMET KAYHAN K.S.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Beni Ayakta Tutan İlkeler

Çoğu zaman ve çok gülümsemek;
zeki insanların saygısını
ve çocukların sevgisini, şefkatini kazanmak;
dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak
ve yanlış arkadaşların ihanetlerine tahammül edebilmek;
güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki "en iyiyi bulabilmek";
sağlıklı bir çocuk,
bahçelik bir arazi ya da daha iyi hale getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı olduğundan biraz daha iyi bırakarak terk etmek;
bir tek hayatın bile sırf siz yaşadınız diye daha rahat nefes almış olduğunu bilmek.
İşte "Başarmış Olmak" budur.

Ralph Waldo Emerson

( Paylaşmak Güzeldir :)

5 Mayıs 2009 Salı

YÜREĞİMİ ACITAN KONULAR -1

Yeniden Merhaba !

Uzun bir zaman dilimi geçti aradan.
Yeni yaşamlar, yeni umutlar peşinde,
koşuşturup duruyordum kendimce.
Yazmadım, yazamadım bir türlü .....

Dün gece CanDostum Yeğenimle sohbet ederken,
yüreğimi acıtan konulara daldık birden.
Uzun uzun konuştuk ve bana şunları söyledi.

Sen ve senin gibiler yüreğini acıtan konularda,
"aman ! ben kimim ki beni ciddiye alsınlar, deyip sustukca"
bu ülke hiç ilerlemez. Paylaşmazsan kim bilecek ki !

Düşündüm uzunca bir süre,
gerçekten o kadar çok dalmışım özel sorunlarıma ki,
nerdeyse 5- 6 yıldır bakmamışım çevremde olup bitenlere.

Bazen dayanamayıp bir şeyler yapmak istemişim
ama vazgeçip kendi kabuğuma çekilmişim yeniden.

Ben uğranda binlerce şehitler verilmiş olan Kutsal Vatanımın,
aynı havayı soluyup, aynı hayatı paylaştığım insanlarımızın,
en güzel şeyleri hakkettiğine inanıyorum
ve vebal altında kalmak istemiyorum.

Eğer birileriyle paylaşmakta bile yarar varsa, başım gözüm üstüne.
Abdestsiz gezmeye kıyamadığım bu topraklar için,
kendi halinde bir vatandaşın "çorba da tuzu olucaksa"
ne harika bir mutluluk. Keşke her şey bu kadar kolay olsa.

Şimdi yazmaya başlıyorum. (Canım Yeğenimin eleştiri oklarına
bir daha hedef olmamak ve YüreğiMİ gerçekten acıtan
ŞEYlerden birazcık olsun kurtarmak için.)

" Neleri bekliyorum yıllardır, nelerin özlemini çekiyorum.
Neler sevindiriyor beni, neler hüzünlere boğuyor. "

1 . Fransızca'dan daha kibar ve Arapca kadar da zengin
olduğunu inandığım şiirsel dilim Güzel Türkçe'min
arı ve saf haliyle yaşatılmasını istiyorum.
Uzun yıllar hep bunun özlemini çektim, hala çekiyorum.

Kendimde bile yaşayıp çok üzüldüğüm,
sözcük, vurgu ve yazım hatalarından tutunda,
söyleyiş biçimlerine kadar bir sürü yanlışlarla dolu konuşmalarımız.
Kullanım biçiminin düzeltilmesi için ciddi önlemlerin alınması
kaçınılmaz bir gerçek.

Çoğu zaman kendi kendime kahrolmuşumdur.
Neden güzel konuşamıyorum, neden düzgün yazamıyorum diye.
Az mücadele etmedim kendimle. Savunduğum değerlere
önce ben sahip çıkmalıyım ki bir şeyler, bir yerden düzelmeye başlasın.

Gene çoğu zaman oturup uzun uzun düşünmüşümdür,
aldığım eğitimlere rağmen ve çok da sevmeme rağmen
NEDEN Türkçemi güzel konuşamadığımı,
bazı kelimeleri telaffüz ederken neden zorlandığımı vb...
Hatta neden gramere uygun yazamadığımı da !..

Uzun yıllar okumuş olmak ve uzun yıllar büyük şehirlerde
çalışmış olmak çok da önemli değilmiş. Eğer temelin sağlam değil
ve çevrendekilerinde temeli sağlam değilse her şey boş
veya senin gayretlerine ve isteğine kalmış.

Üzüm üzüme baka baka kararır misali, körelip gidiyorsun.
Çevren bilinçli olucak, bu konularda hassas olucak ki,
seni sürekli uyarıp, yanlışlarını müdahele etsin, düzeltsin.
Kimi, neden, nasıl suçluyabiliriz ki.

Hepimiz papağan gibi sadece ders geçmek için ezberlemedik mi?
Çoğumuz biliyoruz edasıyla ne zaman Türkçe derslerini ciddiye aldık.
Anadilimiz ya bülbül gibi şakıyoruz zannettik. Şimdi kim suçlu!

Daha farklı bir eğitim metodu uygulansaydı sonuç nasıl olurdu?
Acaba diğer ülkelerde nasıl bir uygulama yapılıyor?
Çözümsüz bir sorun mu?
Bu meseleyi dil bilimcilere mi bırakmalı inanın bilmiyorum.
Tek bildiğim yüreğimi derinden acıttığı o kadar.

Bu merak ve özlem nedeniyle olsa gerek.
Çocukluğumda bile sokakta oynamayıp yoldan gecen
ninelerle, dedelerle sohbet etmeye bayılırdım hep.
Bazen anlıyamazdım bana neler anlattıklarını ama dinlerdim.
Şiir gibi gelirdi onların samimi, sıcak, heyecanlı nefes nefese konuşmaları.

Bilirdim beni sevdiklerini, elime tutuştudukları kıvrılmış yufkadan.
Arası bazen peynirli, bazen boş ama lezzetlimi lezzetli sıcacık sevgi dolu.

Bilirdim beni sevdiklerini, sepetini taşıdığım için,
diğer çocuklar görmeden gizlice cebime sokulan halka şekerden.
Anlıyamazdım ama harika şeyler söylerlerdi arkamdan ben uzaklaşıken.

Üzülürdüm güzel olduğunu hissettiğim ama anlıyamadığım için.
Kelimelerin, sözlerin, sözçüklerin peşine düşerdim.
Bazen yol boyunca, tekrarlayıp ezberlerdim, unutmamak ve
eve varınca Anneciğime "Gü'sün Nine bana ne söylemiş diye" sorabilmek için.

Biricik anneciğimi beni bir yere gezmeye götürdüğünde
nerdeyse pişman edercesine soru bombardımanına tutardım.
O dünya tatlısı Anneciğim büyük bir sabırla tek tek cevaplardı sorularımı.

O ne demek?
O nine neden öyle dedi?
Biz neden onun dediği kelimeleri kullanmamıyoruz?
Biz neden onun dediği kelimeleri anlıyamıyoruz?
Öyle deyince ne oldu?
Aynı şeyi istiyor ama neden başka söylüyor?
Sonu gelmez sorular...........

27 Mart 2009 Cuma

Son Dakika

Geçmeyen zamanda buldum seni,
Bitmeyen sevgilerde.

Masum yaşamında, mütevazi tavırlarına,
Gülümseyişine hayran oldum.

Dürüstlüğü öğrettin bana, yalansız yaşamayı,
Özgürce, inandığımı sonuna kadar savunmayı.

Teşekür ederim her şey için sana,
İyi ki vardın hayatımda, daima olacaksın da.

Mekanlar, zamanlar unutturamaz seni,
Unutamam ey gözlerinde Ülkülerimi seyrettiğim AĞABEYİM.

Unutamam asla seni, Unutturmam da.
Yarpuz kokularını kazıdın tüm dimağlara.

Sevgi yumağı olmuş insan sellerinin, dökülen gözyaşlarıyla
Çok sevdiğin ülkenin, yükselirken semalarına,

Kır çicekleriyle bezeli, özlediğin o pınarın başında
Selam söyle Yusuf Yüzlü Gardaşlara !...........

23 Mart 2009 Pazartesi

Böylemi Olacaktı

Hiç düşünmemişim,
Alışkanlıklarımı.
Her gün görmekten zevk alıp,
Bayırlarını tırmandığım,
Çiçek bezeli koşu yollarını.

Hiç düşünmemişim,
Sevdalarımı.
Gönül bağlayıp savruluşunu seyrettiğim,
Kiraz ağaçlarını.

Hiç düşünmemişim,
Bu kadar acı vereceğini,
Kalbimin çığlıklarını.
Elveda demenin bu kadar zor olacağını.

Hiç düdşünmemişim,
Ağlayışlarımı,
Gözyaşlarımı dindiremeyip beni boğucağını.
Duygularımı.

Hiç düşünmemişim,
Yıkılacağımı,
Yıkılışımın muhteşem olacağını.
Kendime yaşatacaklarımı.

23.03.2009 FN

19 Mart 2009 Perşembe

Karların Dansı

İçimde kopan fırtınalardan habersiz,
Dışarda karlar alabildiğine özgür,
Olabildiğince muhteşem danslarını devam ediyorlardı.

Gözü yaşlı mevsime karışmış,
Masumluk timsali minicik beyaz noktalar,
Sağa sola dilediğince savruluyorlardı.

Bu sabah Ankara'yı bir kez daha seyrettim yükseklerden.
İçim buruldu, vedalaşmak istemedim ilk kez.
İlk kez, kaybolmak istedim karların arasında.

Özgürce ve dilediğimce dans etmek,
Kısacık ömrümü mutlu sona erdirmek,
Gözü yaşlı mevsimde, gülümseyebilmek istedim "KARLARIN DANSINDA"

19.03.2009 F.N

13 Mart 2009 Cuma

Hayata Tutunmak

Hayata tutunmak için,
O kadar güzel ve
Bir o kadar çok sebebim var ki !
Anlatılmaz ......

Anlatamadım da ........

O kadar çok üzgündüm ve
Bir o kadar da meşguldum ki !
Dayanılmaz .............

Dayanamadım da .....

Pes ettim, bunca inancıma,
Bunca hayat doluluğuma ve çılgınlığıma rağmen,
İnanılmaz .........

İnanamadım da ....

Bir gün kendime gelipte,
Kahrolmamak için düşünüyorum.
Zamanı zamanında yakalayabilmek,
Yoksa kaçınılmaz .....

........................................

13.03.09 FN

Umudumun Bittiği An

11 Mart 2009 Çarşamba

Önce Dürüstlük

Hint Atasözü:
Önemli olan ne yediğin değil, ne hazmettiğindir.
Ne okuduğun değil, ne öğrendiğindir.
Ne söylediğin değil, insanların ne duyduğu ve ne anladığıdır.
Ne kadar zengin olduğun değil,zenginliğini nasıl kullandığındır.
Firdevs’e göre de
Önemli olan ne yaşadığın değil, ne kadar dürüstçe davranabildiğindir.

SAYGILARIMLA

9 Mart 2009 Pazartesi

HAYAT SENİNLE TATLI

Hasretinle anarken seni, gözlerim perdelendi.
Hayalimi dolduran, yine senin gölgendi.
Hayat seninle tatlı, ah edip yanmak niye,
Bir kere ölmek varken, bin kere ölmek niye.

M. Orhan Tokmakoğlu

5 Mart 2009 Perşembe

SEVGİ

BİR SOLUK KADAR YAKIN
BİR YILDIZ KADAR UZAK DERLER SEVGİ İÇİN..
UZANIRSIN YETİŞEMEZSİN
YETİŞİRSİN TUTAMAZSIN
DOKUNURSUN VAZ GEÇEMEZSİN
VAZGEÇERSİN AMA ASLA UNUTAMAZSIN.........


Alıntı: Hatice

4 Mart 2009 Çarşamba

Ben ve Sen

Ben geçmişte yaşıyorum,
Sen gelecekte.

Ben anılarımla mutluyum,
Sen hayallerinle.

Ben bilinmezlerle boğuşuyorum,
Sen güvende.

Ben sevgimle hayattayım,
Sen nefretinle.

Ben onurumla ayaktayım,
Sen pişmanlıklarınla yerde.

05. 03 2009 FN

Hüzünler Sarmış Dörtbir Yanımı

Hiç bir zaman,
Zamanın olmadı ayıracak,
Hiç bir zaman, gülümseyişlerimi göremedin,
Gözyaşlarımı da !
Hep meşguldün, hep başka yerlerdeydin,
Veremedin hayat denen yolculukta,
Kücüçük bir mola.
Bir gün zamanı da bulacaksın,
İşlerinde bitecek ama !
Gülümseyişlerinde var,
Yaşlarında yok olmak istediğin,
O gözleri, bulamayacaksın ASLA.
Geç kalmış olmanın sancısını,
Ta ruhunun derinliklerinde,
Hep hissedeceksin yaşadıkça.

04. 03. 2009 FN

3 Mart 2009 Salı

Yalnızlık Macerası

Öyle yalnız kaldım ki hayatımda
Kimi gün öldüm, kimi gün ilah oldum
Çok zaman annemin dizlerine hasret
Koydum başımı kendi dizlerime
Doya doya ağladım

Cahit Sıtkı Tarancı

Martıyı Vurdular

Şiirlerimdeki martıyı vurdular,
Bir güzel İstanbul akşamında,
İbreti alem olsun diye.

Bir pusuda kıydılar canına,
Özenip de martıma
Şiirler yazılmasın diye.
Özgürlük, sevda üstüne.

Suçu yalnızca sevmekmiş,
Kırıp esaret zincirini
Özgürlüğe kanat çırpmak,
Maviye kur yapmak
Meğer ne büyük günahmış.

Düşüme girdi dün gece
Bakarken yaşlı gözlerime
Azıcık mahzun, fakat başı dik.
Dedi bekliyordum zaten bu sonu.
Ağırıma giden yalnızca dostun kurşunuydu...

11.03.1999 İstanbul 21:40
Özcan Günergök

2 Mart 2009 Pazartesi

Seninle Yaşamak İsterdim

Yaşamak,
Her anı doyasıya seninle yaşamak, isterdim.
Eğer mümkünü olsaydı.

Nefes almak,
Ciğerlerlerimin tüm odacıklarını doldurmak isterdim.
Tüm yaşamı seninle paylaşmak.
Eğer mümkünü olaydı.

Hissetmek,
Vücudumun en küçük hücresinde kalp atışlarını,
Damarlarımda akışını, doyasıya hissetmek isterdim.
Eğer mümkünü olsaydı.

Mümkünü olsaydı,
Daha neler istemezdim ki neler!
Kocaman gülücüklerime, sığmazdı Baharlar,
Dökmezdi çiçeklerini, Kiraz Ağaçları mevsimler boyu.
Ve ben terkedip gitmezdim Mabedimi,
Eğer mümkünü olsaydı.

02.03.2009 FN

27 Şubat 2009 Cuma

23 Şubat 2009 Pazartesi

Özlemek Nedir Bilirmisin

Nedir bilirmisin,
Geçmeyen zamanda "zamanın akıp" gitmesi !,
Dinmeyen gözyaşlarına rağmen, kupkuru gözler !
Nedir bilirmisin,
Yüreğinden kopan çığlıkların duyulmaması,
Duvarlara çarpıp, acılarla dönen akisler !
Nedir bilirmisin,
Sonu gelmeyen yalvarışlarla umutların tükenmesi,
Yitip giden ömürde bitmeyen sevgiler.
Nedir bilirmisin,
Karanlığına sığındığın gecenin, seni tüketip bitmesi,
Dualara karışıp, durmadan tekrarlanan sözler.
Nedir bilirmisin,
Yıllarca biriktirdiğin, beslediğin hayallerinin, yıkılışı
Ve yıllarca içinden atamayacağın ÖZLEMLER.

24 Şubat 2009 FN

İnsan Vücudu

İnsan Vücudu

İnsan vücudu, mucizelerle dolu bir makinedir.

-Bilim adamlarına göre IQ'nuz ne kadar yüksekse o kadar çok rüya görürsünüz.
-İnsan vücudundaki en büyük hücre yumurta hücresi, en küçük hücre ise sperm hücresidir.
-Bir adım atmak için 200 kasınızı kullanırsınız.
-Ortalama bir kadın ortalama bir adamdan 5 inc (12,5 cm) daha kısadır.
-Ayak başparmağınızda iki kemik olmasına karşılık diğer dört parmağınızda üçer kemik bulunur.
-Bir çift ayakta 250,000 terbezi vardır.
-Tam dolu bir idrar kesesi aşağı yukarı bir beyzbol topu ebadındadır.
-Mide asidiniz bir jileti eritebilecek güçtedir.
-İnsan beyin hücresi 5 takım Encyclopedia Britannica'daki bilgileri alabilecek kapasitededir.
-Yiyeceğin ağzınızdan midenize ulaşması yedi saniye sürer ..
-Ortalama bir rüya 2-3 saniye sürer.
-Göğüsleri kılsız erkekler, kıllı erkeklerden daha fazla karaciğer sirozuna yakalanırlar.
-Döllenme anında, yaklaşık yarım saat tek bir hücre olarak yaşarsınız.
-Her bir ayağınızda yaklaşık bir tirilyon bakteri vardır.
-Vücudunuzun 30 dakikada saldığı ısı ile iki litre suyu kaynatabilirsiniz.
-Diş minesi vücudunuzdaki en sert şeydir..
-Dişleriniz doğumunuzdan 6 ay önce (dişetlerinizin içinde) oluşmaya başlar.
-Sevdiğiniz birine bakarken gözbebekleriniz genişler, nefret ettiğiniz birine bakarken de.
-Sarışınlar, esmerlerden daha fazla saç teline sahiptir.
-Burnunuzla başparmağınız aynı boydadır.

SENİ ARIYORUM

Şimdi bir an dönerek gerilere, hani;
Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan
Ellerimi bırakıp, sevecen ellerini.
Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan
Seni arıyorum.

Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle;
Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor.
Şimdi baş başayım bir kıyıda kendimle
Ve bende var ettigin o ben, can veriyor
Seni arıyorum.

Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı
Baştanbaşa bir gül bahçesiydi ortalık
Renkler ya mavi, ya pembe, ya beyazdı
Oysa şimdi ne yana baksam karanlık
Seni arıyorum.

Varsın ama yoksun, yanımdasın, değilsin.
Gözlerim boşuna deliyor geceleri
Tek seni bir kez daha görebilmek için
Daldırıp ellerimi benden içeri
Seni arıyorum.

Ellerim içimde bir kan gölüne batıyor
Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi.
Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor
Ve senden uzakta verirken son nefesimi
Seni arıyorum.

Bu son aldanışım, son yıkılışım olacak.
Gelsen de boş artık gelmesen de, ben yokum.
Yine de son bir ümit kırıntısıyla bak, O;
her seyi yitirdiğim anda buldugum,
Seni arıyorum...

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Yeni Umutlar

Merhaba Yeni Dünya
Merhaba Yeni Yaşam
Merhaba varken yokoluşlar
Yokluğunda hayattan kopuşlar.

Merhaba bilinmeyenler,
Bilinipde söylenmeyenler.
Sancıyla beklenenler,
Geceye sığınıp avunanlar.

MERHABA


23.02.2009 FN.